Ocak 19, 2016

Pinokyo'nun Rüyası - Selvi Atıcı // Kitap Yorumu

Kitap: Pinokyo'nun Rüyası
Yazar: Selvi Atıcı
Seri: Kayıp Şehir 2/4
Yayınevi: Nemesis Kitap
Türü: Romantik, Aşk
Sayfa Sayısı: 464 (ciltli/ciltsiz)
Goodreads Puanı: 4.75
Benim Puanım: 5/5
Satın Almak İçin: D&ROkuoku










Arka Kapak


Gecenin karanlığı üzerine en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir kararı kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve yine, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı.

Aynı gece, Ömer’in üzerine de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Bütün gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girdiği ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü.

Pat!

Arabasının üzerine bir şey düşmüştü. İlk anda ne olduğunu anlayamadı ama birkaç saniye sonra ön camına doğru uzanan bir kadın eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer’e, ‘beni tut’ diye yalvarıyor gibiydi.
O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…


Benim Yorumum

Aşık oldum aşık oldum kitabın kapağına aşık oldum :D Öyle tatlı ki ama :) Çok güzel bir albenisi var çok tatlı bir kapak renk uyumu falan da süper. Ben kitabın ciltli baskısını aldım biliyorsunuz yayınevi çok güzel bir şey yapmış hem ciltli hem de karton kapak baskılı yapmış. Bende ciltli baskısını aldım ciltli kitaplar ayrı bir güzel. Söze kitabın kapağından başlayayım dedim. Çok güzel kapağı ilk gördüğümde bayıldım bence insanı çeken bir yapısı var ve çok tatlı olduğu için aldım. Bu kız gerçek mi ya falan dedim hatta kendi kendime :)) Kapağa bayıldığımı söyleyerek cidden çok güzel ama sözümü bitireyim çünkü kapaktan konuşmaktan yorum yapamayacağım :)



Kitabın konusunu anlatayım biraz. Gazel yaşadığı ailevi sorunları yüzünden ve ailesine bakmak için paraya ihtiyaç duyar. Babasını küçükken kaybeden ve hasta ailesine bakmak içinde okulunu bırakmak zorunda kalan bir kız. Annesinin ameliyatı için çalıştığı işten yeterince para kazanamaz ve farklı bir yola başvurur ama bu da belaları peşinden getirir. Hayatı daha da kötüye giderken kendisini bir binanın tepesinde bulur ve peşinde de onu öldürmek isteyen adamlar. Bir kez olsun kendi hayatı hakkında seçim yapmak, bir kere olsa da kendisi için kendi karar vermek ister ve en azından nasıl öleceğini seçer. Adamların elinde ölmektense kendisi binadan atlar.

Ömer o gün bir çok ameliyata girmiş, hastalara bakmıştır. Yorgun yorgun trafikle uğraşmak istemediği için de ara sokakları tercih eder. Fakat bir anda arabasının tepesine düşen bir şeyle durur ve bunun bir insan olduğunu anladığı anda hayata döndürmek için elinden geleni yapar. Kurtardığı kişinin yani Gazel'in yaşadığı şeyleri öğrenince ve Gazel için kalacak bir yerde olmadığı için ona kalacak bir yer bulana kadar kendi evinde kalmasını söyler. Burdan sonrası için kitaba bakın bence çünkü biraz daha konuşursam spoiler vermekten kaçınamayacağım :)

"Nefes almak için sana mecburum. Ruhumu sende unutmuşum. Senden nasıl vazgeçebilirim?"

Bu yazarın okuduğum ikinci kitabı ilki Kayıp Şehir serisinin ilk kitabı Kimliksizdi. Kimliksizde yazarın kalemini çok sevmiştim eh bu türde sevdiğim için ikinci kitabını da almak istedim ki zaten kapak al beni diye bağırıyordu. Pinokyo'nun Rüyası kitabını da sevdim. Kalemi, karakterleri falan güzeldi. Akıcı, eğlenceli, romantik ve meraklandırıcı bir kitap. Konusu da güzel. Ben sevdim yani kitabı. Elimden bırakmak istemedim bir sayfa daha, bir bölüm daha diye diye kitap bitti halbuki hiç bitmesin istediklerimdendi. Kitabın anlatımı güzeldi, duru, akıcı ve merak ettiren bir yapısı olduğu için bırakasım gelmedi.

Gazel masum, güzel ve ağır şeyler yaşayan bir kız. Sakin, doğal, güçlü ama bir de yalancı. Bu yüzden Ömer ona Pinokyo lakabını takıyor ki bu çok güzel. Bir de küfürleri yok mu :)) Ömer'in terbiyesiz diye dalga geçtiği yerleri ve her seferinde şaşırmasını çok sevdim ya. Çikolataya aşık. Çok seviyor ve her defasında Ömer ona mutlaka çikolata alıyor ve yanına da güzel mi güzel komik mi komik notlar bırakıyor. Kıskanmadım değil yani :))

"Kalktığımda seni yanımda göremeyeceğim diye ödüm patladığı için uyumaktan korkuyorum ben, Gazel. Bunu yaşadım. Çektiğim acıyı anlayabilmen için benim yerimde olman lazım. İstesem de sana anlatamam. Seni aldattığımı düşünmen hem diğer kadınlar artık gözüme hemcinsim gibi görünmeye başladı. Garip ama gerçek bu!"

Ömer çok tatlıydı. Bir doktor, cerrrah. Herkesin böyle bir doktorum olsun diyeceği türden hem de :) Bildiğimiz bir karakterdi gerçi ama kitapta da güzel durmuş. Çapkın, yakışıklı, zengin, yardımsever. En çok yardımseverliğini sevdim. Gazel için yazdığı notlar zaten kıskanılmayacak türden değil. Kıskandım. Çikolata sevdalısı Gazel'e her gün aldığı çikolata ve yazdığı not süper. Her kıza lazım bu Ömer'den :)

Kimliksiz kitabından sevdiğim karakterleri de gördüm kitapta ve çokta güzel oldu. Aralarında geçen diyalogları falan çok güzeldi. Deryal'in hikâyesini Kimliksiz de okumuştuk ama ben Adem ile Şirin'i de çok merak ediyorum. Adem'i iki kitapta da çok sevdim ve kitabı çıksa favorilerime girer gibi :) Yazara burdan bir sesleniş lütfen Adem de gelsin diye :)

"Turnayı gözünden vurmuş, farkında değil."
"Yanılıyorsun. Turna onu kalbinden vurmuş."


Bir de Ömer'in bir dövmesi var. Baya baya herkesin dilinde olan :D Dövmenin ne olduğunu öğrenince de bir gülmedim değil. Gerçekten ilginç ergenlik dramı imiş :Dd Ama cidden Ömer çok iyi bir karakter olmuş bayıldım. Gözler burada kalp :)) *,*

Kitapta Ömer ve Gazel'in karşılaşma anını sevdim. Bana değişik yani özgün geldi. Yani bilindik bir karşılaşma değil sonuçta yani kaçının arabasının üstüne bir kız düşer ki bunu bırakın bir de arabadakinin doktor çıkması nasıl denk gelir :)) Yani benim başıma böyle bir olay gelse direk betona çakılırım ben de anca o şans var çünkü :D O açıdan da hoş yani ben orayı sevdim. Tatlı bir hikâye ve anlatımı, konunun ilerleyiş biçimi falan güzel. Kahkaha da attırıyor, hüzünde verdiriyor aşıkta ediyor yani.

"Hayatını elleriyle kazanan biri için çok umursamaz davranıyorsun."
"Ne yani, sana çarpıp durmasına ve sonunda da bir yerini yaralamasına izin mi verseydim."
"Kendini tehlikeye atmak zorunda değildin."
"Hangi tehlike, yavrum? Ben bir tehlike göremedim."
"Ya hepsi sana dalsaydı."
"Yine sokak ağzıyla konuşuyorsun. Ayrıca kalbimi de kırıyorsun. Hanım evladı gibi mi duruyorum?"
"Mahalle serserisi gibi görünüyorsun." 

Ben Ömer'in geçmişte yaşadığı ailesiyle ilgili sorunları vardı ve sonunda olan olayda hani biraz üzülmesin değil babasına. Evet kötü bir şey yapmış ama onlar içinde bir mutlu son bekliyordum. Ama yaptığı kötü evet bu yüzden hak verebiliyorum Ömerciğime. Ömerciğime bak. Ya çok tatlı.

Neyse yazarın kalemine bayıldım kitabı da çok sevdim herkese de tavsiye ederim özellikle bu tür severlerine. Benim bu türde bayıldığım 3 yazardan birisi Selvi Atıcı ve 3. kitabı Gitme'yi sabırsızlıkla bekliyorum. Bir kaç alıntısını da okudum daha bir merak ettim çıksa da okusam modundayım :)
Ayrıca Fatih Murat Arsal da bu türde çok iyi yazar onun da kalemine hastayım :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder